Çin kayıtlarında Ko-lo-lu {~ kalaluk) şeklinde zikredilen adları Türkçe "karlık" (kar yığını) manasında olan"' Karlukların Türk soyundan geldiği ve bir Gök-Türk boyu olduğu Çin kaynağında (T'ang-shu) belirtilmiş ve oturduğu saha olarak da Altaylar'ın batısındaki Kara-îrtiş ve Tarbagatay havalisi gösterilmiştir . Karluklar burada üç kabileden kurulu birlik halinde bulunuyorlardı.Daha Istemi zamanında Türk hakimiyetinin Hazar'ın kuzeyi ve Maveraünnehire doğru genişlemesinde şüphesiz büyük rolleri olan Kar-luk'ların her iki Gök-Türk hakanlığı devrindeki durumu yukarıda açıklanmıştı. 630-680 yılları arasında, diğer Türk boyları gibi bunların da kendi başlarına buyruk olarak, zaman zaman Çin'e karşı geldikleri görülmektedir. 640 sıralannda Turfan'ın kuzeyine kayan Karluklar, Çinliler tarafından mağlüp edilerek (650, 654) P'ei-ting eyaleti (Tanrı Dağları'nın kuzey sahası)'ne bağlandılar. Fakat her kabile kendi reisinin kontrolü altında idi. Bu haberi veren Çin kaynaklannın, 665'e doğru, tekrar toparlanan Karlukların Çin nüfüzundaki ne Batı, ne Doğu Gök-Türk kanadına tabi olmaksızın yaşadıklannı kaydetmesi dikkate değer . Evvelce "Kül-Erkin" unvanını taşıyan Üç-Karluk beyi bu tarihlerde "Yabgu" unvanını almış ve kuvvetli bir orduya sahip olmuştur. Daha sonra Kapgan Kagan tarafından II. Gök-Türk hakanlıeına bağlandığını gördüğümüz Karluklar, Çin'in teşvik ve tahriki ile Gök-Türklere karşı ayaklanarak şiddetli mücadelelerde bulunmuşlardı. Bil-ge Kagan'ın ölümünden sonra tekrar faaliyete geçerek, Uygur ve Bas-mıl'larla birlikte, Gök-Türk hakanlığının yıkılmasında etkili oldular. Basmıllar hakim duruma geldikleri sırada (742), "sağ (batı) yabgu" mevkiini alan Karluk başbuğu, Uygur hakanlığımn kurucusu Kutluğ Bilge Kül zamanında "sol (doğu) yabgu" oldu. Fakat bu, Karlukların tamamını temsil etmiyordu. Beş-balık havalisinde oturan Karlukların kendi seçtikleri Tun-Bilge adında ayrı bir yabguları vardı Ancak Ötüken'de yeni kurulan Uygur hakanlığı bütün Karluklar tarafından üst tanınıyor ve yabgular hakana bağlı bulunuyorlardı.
Batıda Emevî-Arap ilerlemesini durdurmuş olan Türgiş hakanlığının çöküntüye doğru gittiği bu tarihlerde Orta Asya Türk ülkelerinin korunması gibi bir tarihî vazife bu defa Karluklara düşmüştü. Zira Maveraünnehir yine Arapların nüfuzu altına girmiş ve hatta Seyhun-ötesinde bazı Arap ileri harekatı görülmüştü. Ancak bu, eski devir Emevî istilacılığından farklı idi. Gittikçe hızını artıran Abbasî propagandası, Emevîlerin "imtiyazlı Arap milleti adına fetih" düsturu yerine, bütün Müslümanlar arasında farklılığın kaldırılması ve eşitlik fikrini yayıyordu. Böylece Arap baskısının gücünü kaybetmesi Çinlileri Orta Asya'da bir iktidar boşluğu husüle geldiği düşüncesine götürmüş, dolayısiyle Çinliler eski Orta Asya siyasetlerini canlandırarak, Karluk'ların dahil bulunduğu bölgelere yeniden el koymak istemişlerdi. Bu suretle neticede meşhur Talas (Taraz; bugün Evliya-ata bölgesi) muharebesi vuküa geldi (751 Temmuz). îslamlarla Çinliler arasında cereyan eden bu muharebeye kadar Karluklar T'ang'ların tarafını tutmakta idiler. Fakat onların gittikçe açığa çıkan siyaseti karşısında, Arap'larla işbirliği yaparak, Çinlilerin ağır yenilgiye uğramasını sağladılar. Tarım havzasından itibaren batı Karluklara, doğu bölgesi Uygurlara ait olmak üzere Orta Asya'nın yine Türk hakimiyetinde kalmasını temin eden bu savaşta uğradığı bozgun yüzünden Çin, ağır iç buhranlara sürüklenmiş (bk. yk. Uygurlar) ve artık batı ile ilgilenememiştir.
Karluklar, kısa bir müddet, Uygurlarla Orta Asya'da iktidar yarışına giriştilerse de (747), Uygur kaganı Moyen-çor karşısında tutunamayarak Tarım bölgesinden daha batıya çekildiler ve 7-8 yıl içinde (756) Cungarya'ya ve 766'da da çöken Türgiş iktidarının yerine Balasagun, Talas havalisine yerleşmek suretiyle eski Batı Gök-Türk hakanlığı sahasında hakimiyet tesis ettiler (Arslan İl-tirgüg zamanı) Başkentleri Balasagun idi. Ötüken'in üstünlüğünü tanımakta devam ediyorlar, aynı zamanda, siyasî bir isim olarak "Türkmen" adını da taşıyorlardı. Kendi soylarını Gök-Türk hakan ailesi, Aşına sülalesine bağlıyan Kariuk yabguları hakimiyetin "kutlu Ötüken" ülkesi ile sıkı alakası inancını muhafaza ediyorlardı. Fakat Uygur hakanlığı orada yıkılınca (840), oradaki yeni Kırgız hükümetini dikkate almıyan Karluk yabgusu, Türk hakanlarının "meşrü halefi" sıfatı ile, kendini, "Bozkırların kanunî (yani töre gereği) hükümdarı" ilan ederek "Kara Han" unvanını aldı (Bilge Kül Kadır Kagan) ve merkez olarak da, Balasagun (Ka-ra-ordu=Kuz-uluş=Kuz-ordu)'u seçti. îslamiyeti resmen kabul eden (Sa-tuk Buğra 904-911 arasında) ilk Türk kütlesi olmak ve Müslüman Samanîlerle siyasî mücadelelere girişmekle beraber hem Türk, hem îslam tarihinde çok mühim yer tutan gelecekteki büyük Kara-Hanlı devletini kurmak gibi tarihî rol oynayan, sonra da, bir Pendname'de Gazneli Sultan Mahmud'un babası Sebük-tegin'in o çağda Karluk ülkesi olan Barshan (Bars-gan)'dan neş'et ettiği belirtildiğine göre, Türk-îslam dünyasına Gazneli sultanlan gibi diğer bir büyük sülale vermiş bulunan Kariuklar, o sırada îslam çevresinin en yakın komşuları olduklarından, Arapça-Farsça eserlerde kendilerinden çok bahsedilmiştir (Karlukh, Kharlukh, Halluk). Hudüd'ul -Alem (10. asnn son çeyreği)'de verilen bilgiye göre, Karluk ülkesi; doğuda Tanrı Dağları, kuzeyde Oğuzlar, güneyde Yağmalann bir kısmı ve batıda Maveraünnehir ile sınırlanmış çok bakımlı bir memleket olup "Türk ülkelerinin en güzeli" idi. Eserde burada mevcut olan 15 şehir ve kasabanın adları sayılmakta ve Türk kabileleri zikredilmektedir.
Kara-Hanlı Devleti'nin Yağma, Çiğil, Tohsı'larla birlikte, esas kütlesini meydana getirdiği anlaşılan Karluklar, bu hanedan üyeleri arasında mücadeleler başgösterdiği tarihlerde devlete karşı cephe alarak huzursuzluk çıkarmağa başladılar ki, bu tutumları Kara-Hitay hakimiyetinin Orta Asya'da çabucak gelişmesinde tesirii olmuş görünmektedir. Kara-Hitay hükümdarı Yeh-lu Ta-şih (Kür-han) 1137'de Semerkand Kara-Hanlı hanı Mahmud'u mağlüp ettiği zaman, bu han'ın dayısı olan Büyük Selçuklu sultanı Sencer'e yaptığı şikayet, uğranılan yenilgi ile Karlukların ilgisini göstermektedir. Sultan Sencer de Karlukları te'dip etmek için çıktığı seferde karşısında Kür-han'ı bulmuştu. Sencer'in bu savaşta yenilmesi (1141 Katavan savaşı), mühim bir hadise olarak, "put-perest" Kara-Hitayların ta Horasan sınırlarına kadar sokulmalarını sonuçlandırmıştı. Harezmşahlar (îl Arslan zamanı: 1156-1172) ile Kara-Hitaylar arasında da birçok anlaşmazlıklara sebep olan Karlukların, bu arada başbuğlan Yabgu-han öldürüldü (1157), diğer bir Karluk başbuğu, Ayyar Bey, Kara-Hitaylar tarafından esir edildi (1172). Kar-luklara karşı, Harezmşah 'Alaüddin Tekiç de (1172-1200) bozkırlar bölgesine el atarak Kanglı ve Kıpçak gibi diğer Türk boylan ile kendini takviye ihtiyacını duymuştu. Bununla beraber, az sayıda da olsa, Harezmşahlar ordusunda hizmet gören Karlukların, Kara-Hanlı tabiiyetinde olmak üzere Türkistan'da bir beyliğe sahip bulundukları anlaşılıyor. Moğol istilası başladığı sıralarda (1215) merkezi Kayalıg (İli nehrinin doğusunda) olarak devam eden bu beyliğin başında Arslan Han vardı. Arslan Han, Uygur İdi-kut'u Barçuk ile birlikte, Asya Türk ülkelerini baştan başa çiğneyen Moğollann hükmü altına girdi. Cengiz Han'a itaat eden ilk müslüman hükümdar olup 1221'de ölen bu Karluk hanının oğluna da, Özkent şehri verilmişti. Cengiz Han zamanı Moğol devleti idaresinde vazife almış Karluklar görülmektedir. Halen Badahçan bölgesi (Afganistan-Tacikistan sınırı) Özbekleri arasında Karluk adlı bir kabile yaşamaktadır. |