AHAL-TEKE ATLARI


“Vatanımız, halkımız, bağımsızlığımız gibi atçılığımızı da yüksek tutmak zorundayız. Bunların tümü benim yüreğimin başında yer tutuyor. 

Bizim medenîyetimiz dünyada en eskilerden sayılmaktadır, yeryüzündeki insanlara yol göstermiştir ve ruhi bünyelerini pekiştirerek onları korumuştur. Böyle kıymetliklerin, sembollerin birisi de attır. Bizim atalarımız o kadar temiz cins atlar yetiştirmiştir ki, onlar asırlar boyu yaşamıştır. Bizim ahal-teke atlarımız şimdi de çok safkanlı atlardır. Onların böyle olmasına inceliği, eşi emsali olmayan dış görüntüsü şahitlik etmektedir. "

Saparmurat Türkmenbaşı

Dünyaca güzelliği, görkemi; açlığa, susuzluğa ve çöle dayanıklılığı ile ünlü Türkmen atları, Türkmenistan devletinde ayrı bir değere sahiptir. Sovyet ekonomik sistemi içinde yok olma noktasına gelen bu atlar, günümüz Türkmenistan Cumhuriyeti’nin konuya verdiği önem çerçevesinde gelişmeye ve tarihteki eski önemli yerini yeniden almaya başlamıştır. Cumhurbaşkanı Türkmenbaşı’nın konu üzerinde hassasiyetle durması, atçılığı teşvik etmesi, atılmakta olan adımları hızlandırmıştır.

Ata binme veya ona sahip olmanın mutluluk verici fonksiyonu vardır. Tarihte at ile iç içe yaşamış, onu “kardeşinden bile yeğ” tutmuş, kültürü ve ekonomisinin bir parçası yapmış Türk halklarında, bu husus daha belirgin bir hal alır. Türk halklarının geniş ufukları keşf etme, farklı coğrafi mekânları fethetmeleri atın kudretli gücüyle sağlanmıştır. Onun sosyal, ekonomik ve askerî alandaki rolü, önemli bir kültür unsuru ve sembol olmasını doğuran etkenlerdir. Atın ilk defa Türk halkları tarafından ehlileştirilmesi sadece Türk medenîyetinin değil, insanlık tarihinin de dönüm noktası olmuştur. Atla birlikte kültürlenme hızlanmış, yeni üretim tarzlarını deneme metodları gelişmiş; insanlık, ilkel yapıdan ileri bir yapıya geçmiştir.

Dünya coğrafyası üzerinde geniş bir alana yayılan ve Türkiye Türkleri ile birlikte Oğuz Türkleri grubunda yer alan Türkmenler, asırlar boyunca atı hayatlarının bir parçası saymışlardır. Özellikle atlı-göçebe medenîyet dairesinde atın rolünün yüksek derecede olduğu elde edilen belgelerden anlaşılmaktadır.

Tarihî süreç içerisinde at, sadece ulaşım aracı değil, ekonomik, ticarî, askerî ve sosyal hayatın bir parçası olmuştur. Türkmenler, atlarının yardımıyla Asya ve Avrupa’da egemenlik sağlamış, geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. Uzak diyarları keşfetme, yeni dünyaları fethetme aracı olan at, Türkmenlerde bağımsız yaşama düşüncesinin de etkileyici faktörlerinden biridir. Selçuklu ve Osmanlı Türkmenleri’nin, geniş toprakları atlarının yardımıyla ele geçirdikleri bir gerçektir. Atın ehlileştirilip sürüler halinde beslenmesi tarihte Türkmenlerin ekonomik ve askerî üstünlük sağlamalarının başlıca etkenlerden birisi olmuştur. Askerî başarılar kazanmak ve yeni topraklar elde etmenin yollarından birinin at besleyiciliği olduğunu keşfeden Türkmenler sayısız atlar beslemiş; at, ticaret ve ekonominin en önemli kaynağı olmuştur.

Kaşgarlı Mahmud’un deyimiyle “at Türkün kanadı”dır. Bu anlayış içerisinde kanatsız kuş uçamaz, atsız Türkmen aş bulamaz. Dede Korkut “yaya adamın umudu olmaz”der. Atın sosyal hayat içindeki yeri onun kutsal kabul edilmesini, kültürü oluşturan unsurların başında yer almasını doğurmuştur. Destanlarda kahraman tek başına yeterli değildir, en büyük yardımcısı atıdır. Kahramanın kişiliği, kimliği ve erliği, atının alplığı ve uzak görüşlülüğü ile yakından ilgilidir. Düşünen, konuşan, uçan bu varlık, kahramanı kötülüklerden kurtarmış, birlik ve bütünlüğün sağlanmasında rol oynamıştır. Köroğlu’nun kahramanlığının bir tarafında da “Kır at” vardır.

Kaynaklarda görkemi, güzelliği, sesi ile bir sanat şaheseri olan at; yol gösterme akıl verme yönüyle de bilge niteliğine sahiptir. Türkmenin varı, devleti olan at, mitolojik bir unsur olarak yer almaktadır. At bir yanıyla da insanın ruh, duygu ve düşünce dünyasını ifade eder. Saha (Yakut) Türkleri ilk insanın yarı at, yarı insan olduğuna inanmaktadırlar. Türkiye’de bir partinin sembolü olan at Kazakistan ve Türkmenistan devlet sembollerinin merkezinde yer almaktadır.

Günümüz Türkmenistan’ında iki cins at yetiştirilmektedir: Adlarını boylardan alan bu atlardan biri Ahal-Teke, diğeri Yomut atlarıdır. Ahal-Teke atı, “Ahal” olarak bilinen bir yanı Kopet dağları ile çevrili olan başkent Askabat’ın da yer aldığı bölgede yoğun olarak yaşayan Teke Türkmenleri tarafından geliştirildiği için bu adı almıştır. Dünyaca ünlü Türkmen atının güzelliği, görkemi bu atlarda gizlidir. Büyük İskender Asya Seferinde bu atların suretine ve güzelliğine hayran kalmıştır. 15. ve 16. yüzyılda bu at Rusya’da tanındı ve Rus zenginleri tarafından satın alındı. Bu arada Almanya’ya götürüldü. Almanların ünlü atı Trackhaner atının kökeni Ahal-Teke atıdır. Michael Schafer’e göre Türkmen atları Arabistan’a geldi Arap atı oldu. Kuzey Afrika’ya geldi Berberi atı oldu, İspanya’ya geldi Endülüs atı oldu.

Zarif ve ince yapıya sahip olan Ahal-Teke Atı’nın kulakları dik ve ince; gözleri canlı ve parlak; boynu ince ve uzun; cidagosu yüksek; sırt ve bel kasları kuvvetli; sağrısı geniş ve hafif eğimli; incikleri kısa, kolları uzun; tırnakları küçük ve sağlam; burun delikleri geniş; burun uçları hareketli; tüyleri parlak, ince ve kısa; alnı yumru ve sert; kafası kuru ve etsiz, çene kemikleri iri, çene kemiklerinin arasına bir yumruk sığacak kadar geniş; göğsü geniş ve serttir. Halk arasında kamış kulaklı, ince belli, kalkan göğüslü olanlar tercih edilir. Kuyruğu ve yelesi genellikle kısa; kuyruk kılları incedir. Ahal-Teke atı boynunu, saldırıya hazırlanan bir kobra gibi dik tutar. Bu haliyle saltanat sahibi padişahı andırır. Gözleri keskin olduğundan uzağı görür ve tehlikeyi önceden tespit eder. Tırnaklarının sağlam olması uzun mesafeleri kat etmesinde ona önemli bir özellik sağlar. İnce yapısı nedeniyle az yem yer, az su içer. Açlığa ve susuzluğa dayanıklı, dağlık araziye ve çöl şartlarına elverişli bir varlıktır. Yeryüzünde çöle en dayanıklı atların başında Türkmen atları gelir.
Bunda içinde Türkmenistan topraklarının da bulunduğu Karakum çölünün etkisi vardır. Çöl ve çöle yakın yaylalarda , Kopet dağları eteklerinde gelişimini sürdürmekte olan bu atlar, geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu niteliklere sahiptirler. Her türlü yürüyüşü (adi, tırıs, dörtnal) iyi şekilde gerçekleştirir. Enerjisini birden bire harcamaz. Dörtnala, binicisini incitmeden uzun mesafeleri kat edebilir. Binicisine sadık olan bu at Türkmenin can dostu, arkadaşıdır.

Ahal-Teke atları cennet atları olarak bilinir. Bu konuda pek çok efsane veya inanış vardır. Çinlilerin M.Ö. 126 yıllarında verdiği bilgilere göre bu atlar kan terlemektedir. Yine burada bildirildiğine göre bu atlar 24 saat içinde 500 km. yol alabiliyorlardı.

1935 ve 1988 yıllarında Türkmen atçılarının Aşkabat - Moskova koşusunda Ahal-Teke atları uzun mesafeli koşulardaki dayanıklılıklarını bir kere daha ispatlamışlardır. Günümüzde saf kan Ahal- Teke atlarının yetiştirilmesinde modern metodlar uygulanmaktadır. Damızlık atların seçiminde atların saf kan olmasına dikkat edilmektedir. Bu çerçevede 13 soyun nesli üretilmektedir. Daha iyi damızlık Ahal-Teke yetiştirilmesi için devletin desteği sürmektedir.

En güzel Ahal-Teke atları Saparmurat Türkmenbaşı harasında yetiştirilmektedir. Bu hara, 1923 yılında Aşkabat yakınlarında kurulmuş ve Ahal-Teke atlarının en güzelleri buraya toplanmıştır. Aşkabat Aylavı, Marı ve çeşitli Dayhan Birleşiklerinde ve devlet üretme çiftliklerinde Ahal-Teke atı yetiştirilmektedir. Son yıllarda devletin teşviki ile özel girişimcilik de desteklenmektedir. Özel kişiler bu konuya ağırlık vermekte, Aşkabat Hipodromunda koşu atı yetiştirmektedirler

 

 

 
Bu sitede bugün 84 ziyaretçikişi burdaydı!
Copyright © Telif Hakkı Tamamen Saklıdır 2007-2017
Kopyalanamaz Emeğe Saygı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol